7 Ocak 2016 Perşembe

Duygusal Çöp 1 "Sizi Güldürmek İçin Buradayım"

Beni tanıyanlardan bu blogu okuyan var mı bilmiyorum, eğer öyle biriysen merhaba. Tam olarak ne konuda yazmak istediğimi bilmiyorum sadece yazmanın beni rahatlatacağını düşündüğüm için yeni bir gönderiye başladım. Aslında bu blogu bu amaçla açmamıştım. Düzenli yazılar yazmayı planlamıştım her şeyle ilgili. Ama o tarz bir blog bana göre değil. Burası benim duygusal çöplüğüm olacak sanırım, bana göre olan şey bu. Aslında yazacak çok şeyim var yazmaya cesaretim olsa. Mesela sınav için ikinci seneye kalmak ile ilgili bir yazı yazabilirim. Tercih yapmak ile ilgili, eve çıkmak ve bu hayata alışmak ile ilgili. Yalnızlığa alışmak ile ilgili. Özlemek olabilir mesela, ya da sanki üzerinde ölü toprağı olma ama nasıl atacağını bilememe duygusu. Aslında sadece konu başlıkları bularak ilerleyebilirim. Mesela yeni yıl ile ilgili de bir yazı yazabilirim. Tamam sıkıcı olmaya başladı farkındayım. 

Hayat zor. Diş hekimliğini kazandığım andan beri en sevdiğim laf "sizi güldürmek için buradayım" olmuştu. Fakat artık öyle hissetmiyorum. İnsan yaşadığı ortamlarda sıkılmaya başladıkça, hayatına yenilikler ekleyemedikçe hayatından sıkılmaya başlıyor. Ve bu da ilerleyip huysuzluğa ve yanındaki insanlara daha tahammülsüz olmaya yol açıyor. Her baktığın yerde, her gördüğün insanda bir olumsuzluk bulup "insanlardan nefret ediyorum" cümlesini kafanda tekrar tekrar çevirip duruyorsun. Tamam öyle bir kafada değilken bile insanların çok sevilecek varlıklar olduğunu düşünmesem de böyle bir düşüncenin de ne kadar yanlış olduğunu anlayabilecek sosyal zekaya sahibim. Herkesin ve her şeyin kötü yönleri olduğu gibi iyi yönleri de var. Zaten aslında sorun da bundan kaynaklanıyor. Katlanmak mı istiyorsun o zaman istemsizce iyilere bakıyorsun, iyileri görüyorsun. Ama "katlanmak zorunda" gibi hissettiğin anda her şey tersine dönüyor, iyi gördüğün şeylerin şeytan yüzleri beliriveriyor düşüncelerinde. Bu yüzden hem iyi hem kötü olmaları hiç iyi değil. Çünkü insanoğlu ve duyguları o kadar değişken ki. Onun eline ne kadar çok materyal verirsen o kadar çok ürün çıkartır, o kadar karmaşık durumlar oluşturur ve o kadar karmaşık duygulara sokar seni. 

Keşke daha basit makineler olsak. Her durumun bir sonucu bir sebebi bir çıkış yolu olsa. Her duygu bu kadar elini kolunu bağlamasa insanların. Tamam böyle düşünmek basite kaçmak onun da farkındayım. Hayat hiiiiç basit değil evet onun da. Ama olsa da çok değişik olmaz mıydı? Bir adet mutluluk duygusu var olsa ve herkesin yok ya olmazdı dediğini duyduğum anda o mutluluk duygusunu hissettikleri anı düşünmelerini söylesem bence fikirleri değişirdi. Çünkü çoğu insana göre hayat amacımız mutlu olmak. Belki kötü duygular sadeleşince iyi olur diye düşünebilir herkes ama iyi duygular da sadeleşse güzel olur bence. Hayatı kolaylaştırmak adına. Tabi o zaman literatürde hala homo sapiens sapiens olarak mı geçiyor olurduk orasını kurcalamamak lazım. Olmazdık büyük ihtimal değil mi? Hani "insanı insan yapan şey" "bu" ya? Köpeği köpek yapan şey ne mesela peki?

Bence insanı insan yapan bir şey yok. Tıpkı köpeği köpek yapan bir tek şey olmadığı gibi. İnsan insandır, sadece psikolojik ve bilişsel olarak iyi gelişmiş olanlar ve o kadar gelişememiş olanlar vardır. Herkes de kendini iyi gelişmişlerden sanır. Bu yüzden öyle bir söz var, insanı insan yapan düşünce gücüdür, iradedir vb. Sanki iradesiz insan yokmuş gibi. Orada insan yapmaktan kasıt "düzgün insan" yapmak zaten. Yoksa insan dediğin köpek gibi bir şey. Et kemik. Somut yani.

Neyse, konuyu da baya dağıttım. Aslında saçma şeyler de döndü oralarda. Ne yapalım bugün bunlar geldi içimden, sanırım burda bitireceğim. Teşekkürler. Umarım tekrar yazarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder